A V U K A T L A R
A T T O R N E Y S A T L A W
EŞLERİN EKONOMİK ŞİDDET TEŞKİL EDEN DAVRANIŞLARI BOŞANMA SEBEBİ OLABİLMEKTEDİR.
Eşin evlilik birliğinin yönetimi konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi ya da bu yükümlülüğünü yerine getirirken aşırı derecede tasarruflu davranması, eşin görüşünü almadan taşınmazını devretmesi, eşinden veya eşinin ailesinden mal talebinde bulunması, eşinin gelirine el koyması, eşinden habersiz eşinin kredi kartını kullanması, eşinin parasını eşinin haberi olmaksızın alması, eşinden habersiz kumar oynaması, uzun süreyle hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olarak evlilik birliğine olan ekonomik desteğinin sona ermesine sebep olması gibi durumlarda boşanma sebeplerinin oluştuğundan söz edilebilecektir.
Yargıtay tarafından bu konuda verilen içtihatlardan bazıları aşağıda yer almaktadır:
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2014/7869 E., 2014/18345 K. sayılı ve 24.09.2014 tarihli içtihadı:
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı (kadın) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davalının, uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkum olduğu ve cezasının infazı için cezaevinde bulunduğu, bu yüzden davacının geçim sıkıntısına düştüğü yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Cezaevinde bulunması sebebiyle davalının evlilik birliğine ilişkin görevlerini ifa etmesi olanağı bulunmamaktadır. Davacının uzun süre bu duruma katlanması da beklenemez. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı, dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md.166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.24.09.2014 (Çrş.)
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2011/21393 E., 2012/17963 K. sayılı ve 28.06.2012 tarihli içtihadı:
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Toplanan delillerden davacı kocanın başka bir kadınla ilişki yaşadığı, davalı kadının da eşine tepkiyi aşacak şekilde hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Davacı dava açmakta haklı olup davalının itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları oluştuğu halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.28.06.2012 (Prş.)
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2012/12977 E., 2012/29951 K. sayılı ve 11.12.2012 tarihli içtihadı:
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalının eşinin maaş kartını alarak gelirine el koyduğu, bu suretle ekonomik olarak eşini zor durumda bıraktığı, onu "öldürmekle" tehdit ettiği ve eşinin ailesi için küçültücü sözler söylediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11.12.2012 (Salı)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2008/2-695 E., 2018/710 K. sayılı ve 26.11.2008 tarihli içtihadı:
Taraflar arasındaki “
“ boşanma, maddi ve manevi tazminat ”
” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; A... .. Aile Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, manevi tazminat davasının reddine dair verilen 23.03.2007 gün ve 2006/318 E., 2007/329 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 15.04.2008 gün ve 2007/12410 E., 2008/5373 K. sayılı ilamı ile; (…
… Davacı tanık beyanlarında geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiş olup, davacı kadından aktarılan olaylar boşanmaya esas alınamaz.
*Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN:Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava boşanma,maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı vekili,tarafların 1972 yılında evlendiğini, davalının kavgacı ve geçimsiz bir yapısı olduğunu, davacının çalışırken maaşını emekli olduktan sonra da emekli aylığını elinden aldığını, eline çok az bir para vererek onunla geçinmesini istediğini, tarafların uzun zaman önce birbirlerinden koptuğunu, iki yabancı insan gibi ayrı odalarda yaşamaya başladıklarını ileri sürerek, tarafların boşanmalarına, davacı lehine 10.000 YTL maddi, 5.000 YTL manevi tazminat takdirine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tarafların 34 yıllık evlilikleri boyunca davalının eşini üzecek herhangi bir kötü davranışının olmadığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu, evin geçimine yönelik her türlü ihtiyacın ortak kararlarla gerçekleştirildiğini, son üç buçuk yıldır davacının kendi maaşını kendisinin aldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Mahkemenin boşanma davasının kabulüne,maddi tazminat davasının kısmen kabulüne ve manevi tazminat davasının reddine dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece “
“uzun yıllar eşinin aşırı hesaplı ve cimrilik ölçüsündeki tutumluluğuna dayanmak zorunda kalan kadının, ekonomik ve sosyal alanda özgür ve rahat yaşamak ve ekonomik şiddetten kurtulmak için açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği”
” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, direnme kararı yerindedir.
Ne var ki davalı vekilinin sair temyiz nedenleri özel dairece incelenmemiş olduğundan, dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan dosyanın davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 26.11.2008 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.